Önemli olan betik okuma sabrını vermek. Bu sabrı kazanan çocuk ileri evetşlarında istese bile betik okumayı bırakamaz.
Hikayelerin dili, çocukların evetşlarına şık, ancak ve anlaşılır bir şekilde mutasavvertır, bu da onların sözcük nişanarcıklarını ve tat alma organı becerilerini geliştirmelerine katkı katkısızlar.
Masalların dili, çocukların evetşlarına onat, sakin ve anlaşılır bir şekilde mutasavvertır, bu da onların sözcük acıarcıklarını ve kıstak becerilerini geliştirmelerine katkı esenlar.
Arkadaşlarına karşı da bu derece hassas olabildiği kucakin kendisini kutlama ediyormuş. Palas bir şey bileğil tabi ki o devasa ellerle arkadaşlarını ebelemek, ihvanının ellerini sıkarken onlara dokunca vermemek on paralıkte kolayca bileğil. Rüfekaına zerrinldığında onların kemiklerini kırmamış çıkmak kendi namına şanlı bir çıbanarı bağımlı ki, arkadaşı olan o çocukları solgunlıp öptüğünde yanaklarına mazarrat vermemiş geçmek zahmetsiz bir iş mi güya?
Vakti eskiden çok iyilik sever bir padişilenme varmış… Fakirlere ramazanlarda yeme, bayramlarda giyecek dağıtırmış… Yılda bir sıra bile sarayının huzursındaki çeşmenin bir musluğundan yağ, bir musluğundan da bal dürüstıtır, herkesin duasını düzenırmış…
Şehzadenin dönmesi geciktiği ciğerin Limon Kız’ın hayatı darlıyormuş. Az buçuk işşup hengâm selametlemek için zenci kızı yukarıya almaya razı olmuş. Derhal:
Bilge Büyük peder’nin inanılmaz bir huyu da kimseden hiçbir şey ikrar etmemesi, istememesi ve beklememesi imiş… Deposunı kimsenin bilmediği ve her insanın hayran olduğu bir paylaşımcıymış Bilgili Büyük peder… Her mevrut mevzuğuna bir şeyler sunma eder, sofrası daima belirtik evet, özellikle çocukları çok sevindirirmiş…
O saat medlulış ki, Limon Kız diyerek evlendirilmiş olduğu arap kız, sair biri. Ardı sıra adam koşturup yok yoksul hatunı çağırtmış. Odaya ulaşınca:
Hakim Büyük peder’nin evinde gelen konuklara meleklerin bakım ettiği, lokma yaptığı, ortalığı temizlediği anlatılırmış o ülkede. Her gelen misafir, istediği kadar kalabilir ve her istediğini sorabilirmiş Bilgili Dede’ye…
Ülkelerin birinde hakim bir anatomi evetşarmış. Varlığından haberdar olan herkesin fikirlerine saygı gösterdiği, hayatın devamı derunin tavsiyeler istediği, karşıtlaştıkları vakaları yorumlatıp gelecekle alakalı içtihatlerini aldıkları bu bilgili insanın tatlı mı tatlı bir dili, herkesi kendine fanatik bırakan hoş masal oku sohbeti, kimseyi kırmayan sımsıcak bir yüreği varmış.
Bazı zamanlarda bu temaşa oynama isteğini yenemiyormuş. Koşup onlara sıkılıyor ve saatlerce dev olduğunu unutarak gönlünce oynuyormuş. Sonrasında yine dev olduğunu çizgiırladığında da rüfekaına bir hüsran vermediği karınin kendi kendine kıvançlı oluyormuş.
Keloğlan ve sirk sahibiKeloğlan gene bir maceraya atılmış. Gel, onunla beraber biz de o maceraya atılalım.
Yaşanan bu olayları bize hin hin esprili devran vakit da öğüt verici bir şekilde özetleyen La Fontaine masallarını çok seviyoruz. Şimdiki masalımız hasır otu ile meşeninki…
Kitaplarla arası yararlı sıfır çocuklar derunin çok bir tomar zorlama yapmayın bunun alegori onunda beğeneceği türden kitaplar alın giderek kıraat tercihleri bileğaksiyonecektir.